Turizmde Dönüşüm Eylem Planı, turizm alanındaki hedeflerimizi nasıl gerçekleştireceğimizi açıkça ortaya koyuyor. Hem vatandaşlarımızın kendi kültür varlığımızı layıkıyla tanıması ve özgürce tatil yapması hem de gerçekleşecek ekonomik değer ile ülkemizin topyekûn zenginleşmesini amaçlıyoruz. Biz ülkemizin değerini biliyoruz.
Uygun fiyatlı tatil ve konaklama imkânları genişleyecek
Turizm uygulama otellerinin sayı ve çeşitliliklerini artıracağız. Uygun fiyatlı tatil ve konaklama imkânlarını genişleteceğiz.
Atıl konutlar ve kooperatif siteleri turizme kazandırılacak
Atıl ikinci konut ve yazlık kooperatiflerin yenilenerek turizme kazandırılması için teşvikler uygulayacağız. Böylece yerli turizme katkı sağlayacağız.
Kamp ve karavan alanları konaklama vergisinden muaf tutulacak
Kamp, karavan alanlarının konaklama vergisinden muaf tutulmasını sağlayacağız. Konaklama işletmelerinde tatil yapma imkanına sahip olmayan kalabalık ve dar gelirli ailelerin tatil yapma imkanlarını kısıtlamamak düşüncesiyle bu turizm türlerinden konaklama vergisi almayacağız.
Kıyılar halka açık olacak
Kıyıların halk tarafından serbestçe kullanımının önündeki engelleri kaldıracağız. Anayasamızın 43. maddesi uyarınca kamu malı sayılan kıyıların rant amacıyla keyfi biçimde parsellenmesi, özelleştirilmesi uygulamalarına son vereceğiz. Kıyılarımız bütün vatandaşların serbest erişimine açık olacak.
İmar rantı engellenecek
Turizm bölgelerinde imar planlarını yeniden ele alarak imar rantı ve istismarın önüne geçeceğiz. Ormanlık, tarihi, doğal ve kültürel alanların şeffaf olmayan kriterlerle ve ranta dayalı turizm imarına açılmasını engelleyeceğiz. Mevcut imar planlarını yeniden ele alacağız.
Yanmış orman arazileri rant kapısı olmayacak
Orman yangınlarında zarar görmüş arazileri, imara, yatırım ve işletme amaçlı açmak, bu tür suçları teşvik niteliğindedir. Kanun tarafından ön görüldüğü biçimde bu tip arazilerin öncelikle eski hallerine dönüştürülmesi gerekir. Turizm teşvik kanunda bu tür suiistimallere yol açan boşlukları ortadan kaldıracağız. Yanmış orman arazilerini rant kapısı olmaktan çıkartacağız.
Ulusal Turizm Konseyi kurulacak
Ulusal Turizm Konseyini kuracağız. Bu konsey, turizm konseylerinin en üst yapılanması olacak. Tüm sektör paydaşlarını kapsayacak ve üst politika kurulu olarak görev yapacak.
Turizm Teşvik Kanunu çağdaş ve yalın bir hale gelecek
Turizm Teşvik Kanunu’nun günümüzün modern turizm anlayışına uygun biçimde düzenlenmesi gerekiyor. Kanun, teşviklerin birçok alanı kapsaması nedeniyle dağınık bir yapı arz ediyor. Turizm Teşvik Kanunu’nu alternatif turizm türlerini kapsayacak şekilde ve yalın/çağdaş yaklaşımlar çerçevesinde düzenleyeceğiz.
Turizm işletmesi KOBİ’ler ve seyahat acenteleri kamu teşviklerinden faydalanacak
Mevcut durumda turizm sektöründe teşvikler genel itibariyle büyük yatırımlara yöneliktir. KOBİ düzeyinde turizm işletmelerinin ve seyahat acentelerinin kamu teşviklerinden yararlanabilme olanaklarını artıracağız.
Sektöre yönelik uygulanan fon kesintileri ve vergilendirme usullerini kademeli olarak uluslararası ölçütlere göre düzenleyeceğiz
Turizmi Geliştirme Fonu, Konaklama vergisi gibi sektördeki fon kesintileri ve vergileri kademeli olarak uluslararası uygulamalarla uyumlu olarak kar, yatak, yıldız, tesis sınıfına göre uyarlayacağız.
Turizm çalışanlarına uzun vadeli sigorta primi borçlanma imkânı tanınacak
Turizm çalışanları yılda 4-5 ay işsiz kalıyor, sigorta primleri yatmıyor. Emeklilik yaşları uzuyor ve sağlık hizmeti alamıyorlar. Bu itibarla; tıpkı doğum, askerlik, yurt dışı doktora gibi borçlanma yöntemlerinin turizm çalışanlarına da uygulanmasını hedefliyoruz. Turizm çalışanlarına uzun vadeli sigorta primi borçlanma imkânı tanıyacağız.
Vize sıkıntıları çözülecek
Türkiye, Schengen Bölgesi vizelerinde en fazla red alan Rusya, Çin, Hindistan’dan sonra 4. ülke konumundadır. Vatandaşlarımızın Schengen başvuru süreçleri için 2021 senesinde harcadığı toplam bütçe 3,6 Milyon Euro seviyesindedir. Bu istatistikler ülkemizin kötü yönetim sonucu uğradığı itibar kaybı ve ekonomik zararının en çarpıcı göstergeleridir. Bu durum başta vatandaşlarımızın seyahat özgürlüğünü negatif yönde etkilemektedir. Yurt dışına çıkış turizm alanını ise neredeyse durdurma aşamasına getirmiştir. Etkin ekonomi yönetimi, tutarlı dış politikalar ve etkin turizm diplomasisi ile yaşanan vize sıkıntılarını çözeceğiz.
Akıllı turizm atılımı
Akıllı turizm destinasyon uygulamaları, akıllı turizm yönetimi, sanal turistik çekicilik uygulamaları konusunda şehirlerimizin, işletmelerimizin ve turizm destinasyon ve koridorlarımızın altyapı standartlarının belirlenmesi, stratejilerin ve gerekli yatırımların belirlenerek bir üst politika yapım sürecine dönüştürülmesi konusunda çalışma başlatacağız. Belirlenen strateji ve ihtiyaçlar doğrultusunda gerekli yasal çerçeve ve destek mekanizmalarının oluşturulmasını mümkün kılacağız.
Bu hedef doğrultusunda kişisel veri mahremiyeti hassasiyeti ile büyük veri kullanımı önem taşıyor. Büyük veri; yatırım yönetimi, kurumsal kaynak ve tesis planlama, gelir yönetimi ve ömür boyu müşteri değerinin ölçülmesinde önemli bir planlama aracı olarak kullanılmakta böylece hedef odaklı ve azami müşteri memnuniyetinin sağlanmasında büyük bir rol oynuyor. Turizm endüstrilerine de etki eden büyük veri yönetim platformu altyapısını hem sektör hem yerel yönetimler hem de kamu alanında yapay zekâ gibi güncel sistemlerin bu yapıya entegre edilmesiyle sağlayacağız.
Sektörde lüzumsuz bürokratik işlemlere son verilecek
Turizm sektörü çok paydaşlı izin ve teşvik yapısı dolayısıyla mükerrer evrak ve bürokratik işlemlerin yoğun yaşandığı bir sektördür. Sektörün kamu kurumları ile ilişkilerinde (izin ve teşvikler) ve değer zinciri içindeki yurtiçi/yurtdışı paydaşlar arasındaki sözleşmelerde blokzincirin aktif kullanımının önünü açacağız. Böylelikle lüzumsuz bürokrasi ve kırtasiyeye (kâğıt, mühür, imza) son vereceğiz.
Sezonsuz turizm anlayışıyla her sezona ilgi artacak
Düşük sezona ilginin artması amacıyla teşvik ve tanıtım destekleri sunacağız. Ülkemizde sürdürülebilir turizm olgusunu yerleştirebilmek için sezonsuz turizm anlayışını hayata geçirmek gerekiyor. Bu doğrultuda öncelikle düşük sezona ilginin artırılmasıyla sezonlar arası denge sağlanmalıdır. Sektör yatırımcılarına vergi teşvikleri, tanıtım ve pazarlama destekleri, kredi ve yatırım olanakları gibi adımlar atmayı hedefliyoruz.
Turizm her bölgede, her mevsimde yaşatılacak
Turizmin Türkiye’nin her bölgesinde ve her mevsiminde yaygınlaşmasını sağlayacağız. Ülkemizde mevcut durumda güney sahil şeridine ve yaz turizmi dayalı bir anlayıştır hâkim. Turizmi bir bölge ve bir mevsime dayalı anlayıştan çıkararak tüm ülkeye ve tüm mevsimlere yaymak temel amaçlarımızdan birisidir. Diğer bölgelerimizin doğal ve kültürel zenginlikleri çerçevesinde turizme kazandırılmasını sağlayacağız. Kış sporları, tarımsal turizm, trekking, dağcılık, kültür turizmi gibi dallar yaygınlık kazandıracağız.
Film Ofisleri kurulacak
Dizi ve film ekiplerinin turizm potansiyeli yüksek illerimizde projeler üretmelerini teşvik edecek Film Ofisleri yapılanmasını kuracağız. Kamu-özel sektör iş birliği ile yapılandırılacak bu kuruluşlar çekim izinleri, lokasyon tanıtımları, film teknik altyapı ve insan kaynağı, veri tabanları gibi film ekiplerinin ön fizibilite ve çekim masraflarını minimize edebilecekleri hizmetleri tek elden sunacak yapılar olarak kurgulanacak.
Tren yolculuğu turizme entegre edilecek
Demiryolu turizm stratejisi oluşturacağız. Mevcut demiryolu altyapısını ve ağlarını geliştirip genişleterek, alternatif tren sefer ve hizmetlerini yaygınlaştıracağız. Turizm koridor ve destinasyonlar arasında hizmet kalitesi, konfor, güvenlik ve fiyat konularında seyyahlara alternatif ulaşım imkanları yaratacağız.
Binlerce yıldır yüzlerce medeniyete ev sahipliği yapan ülkemizin; tarihiyle, doğasıyla ve kültür varlığıyla turizm açısından yüksek potansiyeli bulunuyor.
Üstelik az yatırımla büyük istihdam oluşturabilecek ve bölgesel kalkınmada atılım sağlayabilecek sektör, yanlış politikalar nedeniyle potansiyelini kullanamıyor. Dış ilişkilerin tutarsızlıklar ve kişisel dürtülere heba edildiği otoriter yönetim anlayışı ile Avrupa’nın da haksız uygulamaları birleşince Türkiye Cumhuriyeti pasaportumuz hak ettiği değeri göremiyor. Tüm bunlara karşın hızlıca hukuk devletinin sağlanması ve tam demokrasinin inşa edilmesi ile ülkemizi itibarlı kılmak ve turizmin gözbebeği yapmak hiç zor değil. Elinizdeki eylem planı, turizm alanındaki hedeflerimizi nasıl gerçekleştireceğimizi açıkça ortaya koyuyor. Hem vatandaşlarımızın kendi kültür varlığımızı layıkıyla tanıması ve özgürce tatil yapması hem de gerçekleşecek ekonomik değer ile ülkemizin topyekûn zenginleşmesini amaçlıyoruz. Biz ülkemizin değerini biliyoruz.
Turizm, ülkemizde en önemli sektörlerin başında gelmektedir. Bulunduğumuz coğrafyanın en önde gelen destinasyon merkezlerinden biri olarak, yılda ortalama 45 milyondan fazla ziyaretçi kabul eden ülkemiz bir “Turizm Ülkesi” olarak tanımlanmayı hak etmektedir. Ülkemiz, Asya kültürlerini Mezopotamya ve Anadolu kültürleri ile kaynaştıran, Avrupa kültüründen izler taşıyan bir kültürel zenginliğe sahiptir. Sadece denizi, kumu, güneşi ile dünya turizm başkentlerinden biri olan Antalya’ya sahip değiliz; Üç imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul’umuz, doğa harikası Kapadokya’mız, kadim tarihiyle Mardin’imiz, dünyaca bilinen Efes Antik Kenti’miz ve her yıl iki milyondan fazla ziyaretçi çeken Pamukkale’miz var. Bunun yanı sıra, turizm sektörü, en büyük döviz girdi kalemlerinden biri olarak ülkemizin ekonomine eşsiz bir katkı sağlamaktadır.
Ne var ki, pandemi sürecinde turizm sektörü oldukça zor günler geçirmiştir. Gelinen noktada pandemi sürecinin öncesindeki rakamlara ve şartlara henüz ulaşılamadığını gözlemlemekteyiz. DEVA partisi olarak, Turizm sektörünün kronikleşmiş sorunlarını aşmak, sektör bileşenlerinin imkanlarını arttırmak ve böylece ülke turizmini daha iyi noktalara taşımak amacıyla tüm paydaşların taleplerine kulak vererek makul çözümler üretmeye çalıştık. Turizm sektörünün günümüzdeki belirgin sorunlarına çözüm üretirken temel aldığımız ilkeleri sizlerle paylaşmak isterim. İlk olarak, günümüz turistini sadece müşteri ya da tüketici olarak algılamıyoruz, aynı zamanda onları kültürümüzde baş üstünde yeri olan misafirlerimiz olarak değerlendiriyoruz. İkinci olarak, çevreye saygılı bir turizm anlayışını benimsiyoruz. Ticari saiklerle benimsenen kar odaklı bakış açısı, yalnızca ekonomik verimliliği arttırmaya odaklanırken, ortak yaşam alanlarımız, çevremiz, doğamız acımasız bir aşınmaya maruz kalabilmektedir. Bunun önüne geçmek için geleneksel ekonomi odaklı bakış açısını değiştirmeye ve çevre odaklı bir yaklaşıma geçmeyi öneriyoruz. Üçüncü olarak, coğrafyamızda kadim olan kültürel zenginliğin uluslararası kamuoyunda tanınmasını sağlayarak, kültür turizminin öneminin altını kalınca çiziyoruz. Dördüncü olarak, turizm yönetiminde yönetişim ilkesinin işletilmesini zaruri görüyoruz. Tepeden inmeci ve dayatmacı kararlar çerçevesinde ortaya çıkan bir yönetim anlayışını reddediyoruz. Turizm sektörüne ilişkin kararların, sektörün paydaşları olan yerel halk, turistler, çalışanlar, işletmeciler ve sivil toplum kuruşlarının görüş ve düşünceleri ile şekillenmesini arzu ediyoruz. Bu bağlamda, sektörün tüm paydaşlarına kendilerini ilgilendiren kararlara etki etme hakkı ve fırsatı sunmayı hedefliyoruz. Son olarak, geleneksel turizm anlayışının, uluslararası trendleri yakalayarak zenginleşmesini temel bir ilke olarak benimsiyoruz. Bu bağlamda ülkemizde turizmin lokomotifi olan kıyı turizminin yanı sıra, kırsal turizm, kültürel turizm, kış turizmi, doğa sporları turizmi, etkinlik turizmi, sağlık turizmi gibi giderek yükselen turizm türlerinin de gelişimini önemsiyoruz. Bu kapsamda, her dinden, dilden, kültürden ve coğrafyadan insanların, kendilerini eşit, özgür ve güvenli hissedebileceği, insanı ve çevreyi odağa alan bir turizm yaklaşımını benimsiyoruz! “Yeni 3 S” Anlayışımız Turizmin DEVA’sı Olacak! Türkiye’de bugün hâkim olan 3 S (deniz-kum-güneş) geleneksel turizm anlayışı pek çok noktada sorun kaynağı olmasının yanı sıra, ülke turizminin dar bir alana sıkışmasına neden olmakta ve sektörün daha geniş bir ekonomik ve toplumsal alanda yaygınlaşmasını engellemektedir. Geleneksel 3 S turizm anlayışı, yoğun turizm bölgelerinde betonlaşma nedeniyle tarım arazilerinin kaybına, kıyı alanlarına erişimin kısıtlanmasına, sektör çalışanlarının yüksek sezonda ağır çalışma koşullarına, sadece belirli aylara/sezonlara sıkışmasına, yüksek sezonda çevrenin, tarihi ve kültürel mekânların taşıma kapasitelerinin aşılmasına, düşük sezonda ise işsizlik ve atıl kapasiteye yol açan turizm şekli olarak tanımlanabilir. Deva partisi olarak, turizmin toplumsal, ekonomik ve çevresel yapıya bu tür olumsuz etkilerini sonlandırmak ve turizm sektörünü daha ileri bir noktaya taşımak amacıyla “YENİ 3 S (SORUMLU, SÜRDÜRÜLEBİLİR, SEZONSUZ)” turizm anlayışına geçilmesini elzem görüyoruz. “Sorumlu Turizm” Yaklaşımımız; dar gelirli vatandaşlarımıza makul ücretlerle tatil imkânları yaratmak ve turizmden gelir elde etme fırsatlarını arttırmak olarak özetlenebilir. Bu kapsamda, turizmin ekonomik faydalarının daha geniş bir alana yayılması ve iyileştirilmesi için çeşitli programlar yürüteceğiz. Örneğin, tarım ve turizm arasında daha güçlü bağlar kurmak için destinasyonlardaki yiyecek arzını, güvenilirliğini, kalitesi ve çeşitliliğini artırmaya yönelik projeler geliştireceğiz. Ayrıca turizm harcamalarının çarpan etkisinin yüksek olması ve istihdam yaratması gibi etkenler turizmin bölgesel kalkınmayı destekleyebileceği ve bölgeler arası kalkınma farlılıklarını gidermede kullanılabileceğinin göstergeleridir. “Sürdürülebilir Turizm” Anlayışımız, turizmin sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerini gözeten; turistlerin, çevrenin ve ev sahibi toplulukların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanan bir turizm anlayışı olarak tanımlanabilir. Bu manada turizm yatırımları, çevreye, bitki örtüsüne, biyolojik çeşitliliğe, ekosistemlere ve kültürel çeşitliliğe saygı göstermeli; yerel ekonomileri ve bir bütün olarak insan ve doğal çevreyi destekleyerek yerel toplulukların refahını ve geçim kaynaklarını iyileştirmeyi hedeflemelidir. Cinsiyet eşitliği, ekonomik kalkınma ve çevresel bütünlük, sürdürülebilir turizm anlayışımızın merkezinde yer almaktadır. Bu kapsamda, sürdürülebilir turizm anlayışımız, doğal kaynakları, tarihi, kültürel ve estetik değerleri gelecek nesilleri de göz önüne alarak koruyup yaşatmak olarak özetlenebilir. “Sezonsuz Turizm” Anlayışımız, Ülkemizde yaygın olarak görülen turizmde sezonsallık; negatif ekonomik, çevresel ve spekülatif sonuçlar yaratmaktadır. Örneğin, yüksek sezonlarda destinasyonların kalabalıklaşmasına, çevrenin, doğanın, tarihi ve kültürel mekanların taşıma kapasitelerinin aşılmasına, konaklama ve yiyecek-içecek işletmelerinin ürün ve hizmet sunmada kalite düşüklüğüne, destinasyon alt yapısının yetersiz kalmasına, sektör çalışanlarında tükenmişlik, yerli halkta memnuniyetsizlik ve turistte tatminsizliğe neden olmaktadır. Öte yandan bu yüksek sezonların tersine düşük sezonlarda ise mevcut tesis kapasiteleri atıl, çalışanlar ise işsiz kalmaktadır. Bu sorunların kesin suretle çözümü için sezon kavramının top-yekûn olarak kaldırılması ve sezonsuz bir turizm anlayışının benimsenmesi gerekmektedir. Geleneksel sezon kavramının değişmesiyle, ülkemizde turizmin daha ileri noktalara gelmesi mümkün olabilecektir. Bu anlayışın yaygınlaşabilmesi amacıyla; sezon dışında tatiller için devlet bankalarının daha düşük faizli krediler vermesi, konaklama vergilerinin bu dönemlerde alınmaması, otellerin hizmet yelpazelerini bu dönemde genişletmeleri, seyahat acentelerinin tur programlarını bu dönemde zenginleştirmeleri ve paket turların yabancı turistlere halen uyguladıkları düşük sezon fiyatlarını yurtiçi turistler için de geçerli kılmaları, etkinlik turizmine ağırlık verilmesi gibi uygulamaları hayata geçirmeyi planlamaktayız.
Turizm uygulama otellerinin sayı ve çeşitliliklerini artıracağız. Uygun fiyatlı tatil ve konaklama imkânlarını genişleteceğiz.
Turizm Teşvik Kanunu’nun günümüzün modern turizm anlayışına uygun biçimde düzenlenmesi gerekiyor. Kanun, teşviklerin birçok alanı kapsaması nedeniyle dağınık bir yapı arz ediyor. Turizm Teşvik Kanunu’nu alternatif turizm türlerini kapsayacak şekilde ve yalın/çağdaş yaklaşımlar çerçevesinde düzenleyeceğiz.
Türkiye, Schengen Bölgesi vizelerinde en fazla red alan Rusya, Çin, Hindistan’dan sonra 4. ülke konumundadır. Vatandaşlarımızın Schengen başvuru süreçleri için 2021 senesinde harcadığı toplam bütçe 3,6 Milyon Euro seviyesindedir. Bu istatistikler ülkemizin kötü yönetim sonucu uğradığı itibar kaybı ve ekonomik zararının en çarpıcı göstergeleridir. Bu durum başta vatandaşlarımızın seyahat özgürlüğünü negatif yönde etkilemektedir. Yurt dışına çıkış turizm alanını ise neredeyse durdurma aşamasına getirmiştir. Etkin ekonomi yönetimi, tutarlı dış politikalar ve etkin turizm diplomasisi ile yaşanan vize sıkıntılarını çözeceğiz.
© 2022 Copyright @ Tüm Haklar Deva Partisi’ne aittir.
Veri Güvenliği ve Çerez Politikamız
Erişilebilirlik Araçları