Usul ekonomisi ilkesini hâkim kılacağız. Usul kanunlarımızda yapacağımız değişikliklerle yargılamanın hızlanması için gerekli tedbirleri alacağız.
Ülkemizdeki hukuk eğitimi gelişmiş ülkelerin çok gerisindedir. Hem hukuk fakültelerinde ders veren öğretim üyelerinin hem de hukuk öğrencilerinin en iyi şekilde yetişmesini hedefliyoruz. Marifetin çok sayıda üniversite açmak olmadığını biliyoruz. Türkiye’nin dünyada hukuksuzluklarla değil, dünya çapındaki nitelikli hukukçularıyla tanınmasını önemsiyoruz.
ÇOCUKLAR ADALET BİLİNCİYLE BÜYÜYECEK
İlkokuldan itibaren özgürlükçü demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve kadın erkek eşitliği derslerini eğitim müfredatına koyacağız.
HUKUK EĞİTİMİNE NİTELİK KAZANDIRACAĞIZ
HUKUK MÜFREDATINI YENİLEYECEĞİZ
HUKUK EĞİTİMİNDE PRATİĞİ ARTIRACAĞIZ
HUKUKÇU ADAYLARA YURTDIŞI DENEYİMİ KAZANDIRACAĞIZ
DENKLİK SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRECEĞİZ
HUKUKÇULARIN NİTELİKLERİNİ ARTIRACAĞIZ
Avukatlık mesleği, yargılama sürecinin kurucu unsurlarından birisidir. Yargı bağımsızlığının ve demokrasinin güçlendirilmesinin yolu, avukatlık mesleğine güvenin sağlanmasından geçer. Biz, avukatlık mesleğinin özgür bir şekilde yerine getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Mesleğin icrasını zorlaştıran, ayrımcılığa neden olan, adil yargılama ve savunma haklarının özünü ortadan kaldıran tüm uygulamalara son vereceğiz.
AVUKATLIĞA ANAYASAL STATÜ KAZANDIRACAĞIZ
BAROLARI GÜÇLENDİRECEĞİZ
SAVUNMAYI GÜÇLENDİRECEĞİZ
GENÇ AVUKATLARI DESTEKLEYECEĞİZ
Hâkimlik ve savcılık mesleğine alım sürecinde mülakat veya sözlü sınav adı altında uygulanan değerlendirmelerin adaletsizlik ürettiğini görüyoruz. Yazılı sınavlarda başarılı olan adayları eleyen, başarısız olan adayları ise üst sıralara yükselten bir sistemin adalet dağıtamayacağını biliyoruz. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı için kadrolaşmayla ve kayırmacılıkla mücadele edeceğiz. Sınav sistemini değiştireceğiz. Hâkimlerin atama ve terfi yoluyla siyasi operasyonların bir parçası olmasının önüne geçeceğiz. Hâkim ve savcıların mesleki faaliyetlerini sürdürmelerini kolaylaştırıp mesleki teminatlarını güçlendireceğiz.
ATAMALARDA SİYASET DEĞİL, LİYAKAT KONUŞACAK
MÜLAKATI KALDIRACAĞIZ
İKİ AŞAMALI YAZILI SINAV SİSTEMİ GETİRECEĞİZ
ADALET AKADEMİSİ ÇOĞULCU NİTELİĞE KAVUŞACAK
YARGIDA UZMANLAŞMAYI TEŞVİK EDECEĞİZ
HÂKİMLİK VE SAVCILIK TEMİNATLARINI GÜÇLENDİRECEĞİZ
ADLİ KOLLUK TEŞKİLATI KURACAĞIZ
HÂKİMLİK VE SAVCILIK MESLEKLERİNİ BİRBİRİNDEN AYIRACAĞIZ
Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı bağımsızlığının ve yargıya güvenin simgesi haline gelememesi, hukukun üstünlüğü bakımından son derece olumsuz bir durumdur. Bu durumun en önemli sebeplerinden birisinin Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısı olduğunu saptıyoruz. Bu nedenle “İddia” ve “karar” şeklinde farklı işlevleri olan bu meslekleri birbirlerinden ayıracağız. Yeni kurulları demokratik meşruiyet esasına göre oluşturacağız.
KURUL ÜYELERİ BİR DEFAYA MAHSUS SEÇİLECEK
ÜYE SEÇİMLERİNDE DEMOKRATİK MEŞRUİYETİ SAĞLAYACAĞIZ
HÂKİMLER KURULU
SAVCILAR KURULU
Özgürlükçü demokratik siyasal sistemin merkezinde yer alan Anayasa Mahkemesi’nin temel işlevi hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını koruyarak anayasanın üstünlüğünü sağlamaktır. Mahkeme’nin güçlü bir kurumsal yapıya kavuşabilmesi için yetki alanının genişletilmesi ve yürütme ve yasama karşısında bağımsızlığının güvence altına alınması zorunludur. Mahkeme’nin kurumsal yapısının güçlendirilmesi ve etkili kararlar alabilmesi üyelerin tecrübe ve nitelikleriyle çok yakından ilgili olduğu için üyelerin mesleki yeterlilikleri bakımından objektif kriterler belirleyeceğiz. Üyelerin seçiminde çok büyük ölçüde Cumhurbaşkanının hâkim olmasından kaynaklanan suiistimalin önüne geçeceğiz. Anayasa Mahkemesi’nin güçlü, hızlı ve etkili kararlar alabilmesi için mahkemenin üye ve bölüm sayısının arttırılması ve her bir bölümün farklı davalara bakması gerektiğini düşünüyoruz.
ANAYASA MAHKEMESİ’NE ÜYE SEÇİM SİSTEMİNİ YENİLEYECEĞİZ
BİREYSEL BAŞVURULARIN KAPSAMINI GENİŞLETECEĞİZ
İPTAL DAVASI AÇMA HAKKINI GENİŞLETECEĞİZ
ANAYASAL ORGAN VE KURUMLAR ŞİKÂYET EDİLEBİLECEK
MAHKEME KARARLARININ UYGULANMASINI SAĞLAYACAĞIZ
Yüksek yargı organlarından Yargıtay ve Danıştay üyelerinin nitelikleri yargı kararlarını doğrudan etkiliyor. Bu mahkemeler Hâkimler Kurulu, Savcılar Kurulu, YSK ve AYM’ye yapılacak seçimlerde de etkili olduğundan hukuk devleti ilkesinin ve demokrasinin tesisinde de belirleyici rol oynuyor. Ne yazık ki Yargıtay ve Danıştay üyelerinin seçiminde ise siyasi otoritenin kendine bağlı, üzerinde etkili olabildiği, kendisine sadakat gösteren bir yargı organı oluşturma anlayışı hüküm sürüyor. Biz, yargı bağımsızlığının tesisi ve vatandaşlarımızın yargıya güveninin sağlanması için yüksek yargıda niteliğin artırılması gerektiğine inanıyoruz.
YÜKSEK YARGIDA LİYAKAT VE ŞEFFAFLIK DÖNEMİNİ BAŞLATACAĞIZ
YARGITAY’A ÜYE SEÇİM SİSTEMİNİ YENİLEYECEĞİZ
DANIŞTAY’A ÜYE SEÇİM SİSTEMİNİ YENİLEYECEĞİZ
Sayıştay denetimi yürütme organının ve kamu idarelerinin hesap verme sorumluluğu ile Meclis’in bütçe hakkının kullanımını konu aldığından ötürü toplumu yakından ilgilendiriyor. Sayıştay’ın bu görevini etkili ve bağımsız bir şekilde yerine getirmesini sağlayacağız. Hükümetin bütün harcamaları şeffaf ve denetlenebilir olacak. Demokratik hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak yürütme; halka ve yasama organına hesap verme sorumluluğunu yerine getirecek.
SAYIŞTAY’IN ÜYE SEÇİM SİSTEMİNİ YENİLEYECEĞİZ
SAYIŞTAY’I YÜKSEK MAHKEME OLARAK DÜZENLEYECEĞİZ
HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMAYACAK
Yüksek Seçim Kurulu’nun hukuki niteliğine ilişkin tartışmaların uygulamada çeşitli sorunlara yol açtığını görüyoruz. Demokrasimizde seçim güvenliğinin tam olarak
sağlanabilmesinin Yüksek Seçim Kurulu’nun bağımsızlığına bağlı olduğunu biliyoruz. Yüksek Seçim Kurulu’nun niteliğini netliğe kavuşturacağız.
Adil yargılanma hakkını güvence altına almak için bir dizi tedbir öngörüyoruz. Yargılamaların makul sürede tamamlanması için gereken tüm düzenlemeleri yapacağız. Hakkını arayan tüm vatandaşlarımızın işini kolaylaştıracağız. Vatandaşlarımızın pratik ve etkili bir şekilde mahkemeye ulaşmasının önündeki engelleri kaldıracağız. Suçluluğu yargı kararıyla hükme bağlanmamış herkesin suçsuzluğunu kabul edeceğiz. Tutuklama kararları, yargılamayı yapacak mahkemeler tarafından verilebilecek. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasını sağlayacağız.
ADALETİ GECİKTİRMEYECEĞİZ
HAKSIZLIĞA UĞRAYAN KOLAYCA MAHKEMEYE GİDEBİLECEK
SUÇSUZA, SUÇLU MUAMELESİ YAPILMAYACAK
ANAYASA MAHKEMESİ VE AİHM KARARLARI UYGULANACAK
Yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının ciddi ölçüde kaybolması, demokratik gerileyişimizin en önemli sebebini oluşturuyor.
Yürütmenin yargı üzerinde kurduğu tahakküm ülkemizi bataklığa sürüklüyor. Mahkemeler hakka uygun davranmadığında, adalet çığlığı dinmiyor. Elinizdeki eylem planı, ülkemizdeki yargı krizine hukuk namına verdiğimiz bir yanıttır. Biz, bireysel ve kolektif hakların doyasıya yaşanması gerektiğine inanıyoruz. Bunun yolunun da herkesin hakkını güvence altına alan bir yargı sisteminden geçtiğini biliyoruz. Hukuk sistemimizde kapsamlı bir yeniliğe gitmeyi hedefliyoruz. Adaleti, toplumsal ve siyasal yaşamın vazgeçilmez unsuru olarak kabul eden bir anlayışla eylem planımızı hazırladık. Bu kapsamda, hukuk eğitiminden yargı kurullarının yapısına varana dek geniş bir yelpazede somut adımlar belirledik. Çalışmamız, Türkiye’nin hukuk güvenliğiyle ve öngörülebilirlikle anılan bir ülke olmasının yol haritasıdır. Eylem planımız, haksızlığa uğrayan insanların hak arama imkânlarını genişleten bir belgedir. Biliyoruz ki eksikliğini her gün daha da ağır şekilde hissettiğimiz mutluluk, özgürlük, huzur ve refah, adaleti hâkim kılacak bir yargı yapılanması ile sağlanabilecektir. Hedeflediğimiz Türkiye’nin temel ilkesi adalettir. Tam demokratik Türkiye, sağlam bir hukuk zemininde yükselecektir.
Gelinen noktada; Anayasa’daki açık hükümlere rağmen Anayasa Mahkemesi kararlarına ilk derece mahkemeleri tarafından uyulmadığı; toplumsal ve siyasi muhalefeti sindirmek ve bastırmak amacıyla, siyasilerin talimatlarıyla soruşturmaların başlatıldığı,
davaların açıldığı, tutuklama ve mahkûmiyet kararlarının verildiği; muktedirlerce Anayasa’nın hiç kimsenin yargıya talimat veremeyeceği ilkesi açıkça ihlal edilerek ama aynı zamanda bu ilkeye atıf yapılarak yargıya seslenildiği, yüksek yargı mercilerine yönelik atamalarda liyakatin değil, sadakatin esas alındığı ve iktidar sahiplerinin beğenmediği kararları veren hâkimlerin görevlerine son verildiği ya da görev yerlerinin değiştirildiği bir yargı düzeniyle karşı karşıyayız. Yargı organının ve HSK’nın iktidarın bir aparatı haline getirilmesi, Türkiye’deki yargı sorununu ağırlaştırmıştır. Son yıllarda gerçekleştirilen hâkim ve savcı atama ve terfilerinin iktidar ortaklarının referansları ile gerçekleştirilmiş olması nedeniyle gelecek yıllara da etkisi olacak şekilde liyakatten uzak, bağımlı ve taraflı yargı ülkemizin en önemli sorunu haline gelmiştir. Yargının bağımlı ve taraflı bir yapıya bürünmesinin sonuçlarını hep birlikte doğrudan yaşamaktayız. Başta hak arama hürriyeti ve makul sürede yargılanma hakkı olmak üzere adil yargılanma hakkı ihlalleri yoğun biçimde artmıştır. Öyle ki, Anayasa Mahkemesi’nin 2012-2021 tarihleri arasındaki Bireysel Başvuru İstatistikleri’ne göre, esastan incelenen başvuruların %96.9’unda en az bir hakkın ihlal edildiği ve yaklaşık %75’inde ise adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2021 yılı istatistiklerinde ise Türkiye 47 ülke arasında hak ihlallerinde ikinci sıradadır. Bu istatistikler, yargı organlarının adaleti sağlayamadığı gerçeğini rakamlarla haykırmaktadır. Bu sebeplerle vatandaşlarımızın adalet sistemine ve yargıya olan güveni endişe verici düzeye inmiştir. Mahkemelerin yargılamayı makul bir süre içerisinde bitiremeyeceği veya adil bir karar vermeyeceği yönündeki kanaat genel kanı haline gelmiştir. Gecikmiş adaletin, adalet olarak kabul edilemeyeceği, yani beklenen hukuki yararın sağlanamayacağı toplumsal bir gerçektir. Siyasi içeriği olmayan hukuk davalarında dahi yargılamalar yıllar sürmekte ve yargı sistemindeki tıkanmışlık hak sahiplerini mağdur etmektedir. Hukuk devletinin olmazsa olmazı yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığının teminat altına alınmış olmasıdır. Siyasi iktidarın gücünün hukuk ile sınırlanması kadar hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması da ancak bağımsız ve tarafsız bir şekilde çalışan yargı erki ile sağlanabilir. DEVA Partisi olarak, adaletin ve özgürlüğün güvencesi olan ve iktidarın denge ve denetiminde başat rol oynayan yargının, bir yandan vesayet organına dönüşmesini, öte yandan da yürütmenin müdahalelerine açık hale gelmesini önleyecek tedbirler geliştiriyoruz. DEVA Partisi olarak hukukun üstünlüğünü tesis etmek amacıyla adil yargı eylem planımızı ilan etmekten onur duymaktayız.
Hâkimlik ve savcılık mesleğine alım sürecinde mülakat veya sözlü sınav adı altında uygulanan değerlendirmelerin adaletsizlik ürettiğini görüyoruz. Yazılı sınavlarda başarılı olan adayları eleyen, başarısız olan adayları ise üst sıralara yükselten bir sistemin adalet dağıtamayacağını biliyoruz. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı için kadrolaşmayla ve kayırmacılıkla mücadele edeceğiz. Sınav sistemini değiştireceğiz. Hâkimlerin atama ve terfi yoluyla siyasi operasyonların bir parçası olmasının önüne geçeceğiz. Hâkim ve savcıların mesleki faaliyetlerini sürdürmelerini kolaylaştırıp mesleki teminatlarını güçlendireceğiz.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı bağımsızlığının ve yargıya güvenin simgesi haline gelememesi, hukukun üstünlüğü bakımından son derece olumsuz bir durumdur. Bu durumun en önemli sebeplerinden birisinin Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısı olduğunu saptıyoruz. Bu nedenle “İddia” ve “karar” şeklinde farklı işlevleri olan bu meslekleri birbirlerinden ayıracağız. Yeni kurulları demokratik meşruiyet esasına göre oluşturacağız.
Yüksek yargı organlarından Yargıtay ve Danıştay üyelerinin nitelikleri yargı kararlarını doğrudan etkiliyor. Bu mahkemeler Hâkimler Kurulu, Savcılar Kurulu, YSK ve AYM’ye yapılacak seçimlerde de etkili olduğundan hukuk devleti ilkesinin ve demokrasinin tesisinde de belirleyici rol oynuyor. Ne yazık ki Yargıtay ve Danıştay üyelerinin seçiminde ise siyasi otoritenin kendine bağlı, üzerinde etkili olabildiği, kendisine sadakat gösteren bir yargı organı oluşturma anlayışı hüküm sürüyor. Biz, yargı bağımsızlığının tesisi ve vatandaşlarımızın yargıya güveninin sağlanması için yüksek yargıda niteliğin artırılması gerektiğine inanıyoruz.
© 2022 Copyright @ Tüm Haklar Deva Partisi’ne aittir.
Veri Güvenliği ve Çerez Politikamız
Erişilebilirlik Araçları