Yardıma muhtaç vatandaşlarımızın kaderine terk edilmesine izin vermeyeceğiz. Yardıma muhtaç tek bir vatandaşımızı bile yalnız bırakmayacağız. Daha adil ve daha yaygın bir biçimde, ihtiyaç sahibi tüm vatandaşlarımıza ulaşacağız.
• Sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak insan onuruna yaraşır bir yaşam sunmak,
• Sosyal yardımları hak temelli bir yükümlülük olarak görmek,
• Çalışma hayatını, çalışma barışını tesis edecek şekilde düzenlemek,
• Sosyal güvenlik haklarından tüm vatandaşlarımızın yararlanmasını sağlamak.
• Engellilerin toplumsal hayata katılımlarını sağlamak.
• Vatandaşlarımızın yoksulluk sarmalından kurtulduğu,
• Emekli aylıklarının satın alma gücünü koruduğu,
• Emeğin karşılıksız kalmadığı,
• Çocukların yoksulluktan dolayı eğitim hayatından uzak kalmadığı,
• Engelsiz hayat projesinin hayata geçirildiği bir Türkiye oluşturmak.
Mevcut iktidar ise yoksulluğu gidermek şöyle dursun, yoksulluğu yönetmek için çaba sarf ediyor.
Har vurup harman savuran, israfa ve şatafata düşkün yöneticilerin uyguladığı politikalar yoksulluğu kalıcılaştırırken, mevcut düzende yalnızca dar bir grup zenginliğine zenginlik katıyor. Oysa bizler Türkiye’nin sahip olduğu imkanlar sebebiyle yoksulluk girdabını hızla tersine çevirebilecek güce sahip olduğunu biliyoruz. Ailelerin yoksulluğa ve sefalete terk edildiği bir Türkiye’ye razı olmuyoruz. Bu ilkemizden hareketle hiçbir vatandaşımızın geride bırakılmasını kabul etmiyoruz. Yardıma muhtaç tek bir vatandaşımızı bile yalnız bırakmayacağız. Daha adil ve daha yaygın bir biçimde, ihtiyaç sahibi tüm vatandaşlarımıza ulaşacağız. Oluşturacağımız yeni bir sosyal koruma ve güvenlik sistemiyle beraber yoksulluktan işsizliğe, çalışma hayatından emekliliğe, barınma hakkından engelli haklarına kadar uzanan geniş bir yelpazede umuda açılan kapı olacağız.
Sosyal, ekonomik ve siyasi dönüşümlerin hızlı biçimde yaşandığı günümüzde toplumsal ihtiyaçlar çeşitlenip artış göstermiştir. Bu değişimle beraber daha önce geniş kesimlerin karşılanması gereken benzer ihtiyaçları zaman içerisinde yerini göreceli ve farklılaşmış ihtiyaçlara bırakmıştır.
Artık gençlerimizin, yaşlılarımızın, çocuklarımızın, kadınlarımızın, çalışanlarımızın, emeklilerimizin, engellilerimizin ve yoksul insanlarımızın farklı alanlarda temel ihtiyaç niteliğinde çözüme kavuşturulması gereken çok sayıda problemi bulunmaktadır. Geniş tanımlı işsizlik oranlarına göre 8.5 milyonun üzerinde vatandaşımızın işsizlik problemiyle boğuştuğu, çalışan milyonlarca vatandaşımızın asgari ücrete yani açlık sınırının altında bir gelire mahkum edildiği, milyonlarca insanımızın insani yaşam standartlarından uzak şekilde sosyal yardımlara bağımlı ve muhtaç biçimde yaşama zorlandığı acı bir tablo olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumumuzun dezavantajlı ve ihtiyaç sahibi kesimlerine yönelik uygulanan sosyal politikaların yaşam memnuniyetini sağlayamadığını aksine var olan sosyal erozyonu derinleştirip kronik bir hale getirdiğini üzülerek gözlemlemekteyiz. Ülkemizdeki mutlak yoksul sayısının yaşadığımız pandemi süreciyle beraber 10 milyonun üzerine çıkması ve milyonlarca insanımızın bu süreçte işsiz kalması karşısında mevcut yönetimin çaresiz kalması; sosyal yardım, sosyal hizmet ve sosyal güvenlik sistemlerinin artık işlevsellikten uzak bir noktada olduğunu ortaya koymaktadır. Artık gençlerimizin, yaşlılarımızın, çocuklarımızın, kadınlarımızın, çalışanlarımızın, emeklilerimizin, engellilerimizin ve yoksul insanlarımızın farklı alanlarda temel ihtiyaç niteliğinde çözüme kavuşturulması gereken çok sayıda problemi bulunmaktadır. Geniş tanımlı işsizlik oranlarına göre 8.5 milyonun üzerinde vatandaşımızın işsizlik problemiyle boğuştuğu, çalışan milyonlarca vatandaşımızın asgari ücrete yani açlık sınırının altında bir gelire mahkum edildiği, milyonlarca insanımızın insani yaşam standartlarından uzak şekilde sosyal yardımlara bağımlı ve muhtaç biçimde yaşama zorlandığı acı bir tablo olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumumuzun dezavantajlı ve ihtiyaç sahibi kesimlerine yönelik uygulanan sosyal politikaların yaşam memnuniyetini sağlayamadığını aksine var olan sosyal erozyonu derinleştirip kronik bir hale getirdiğini üzülerek gözlemlemekteyiz. Ülkemizdeki mutlak yoksul sayısının yaşadığımız pandemi süreciyle beraber 10 milyonun üzerine çıkması ve milyonlarca insanımızın bu süreçte işsiz kalması karşısında mevcut yönetimin çaresiz kalması; sosyal yardım, sosyal hizmet ve sosyal güvenlik sistemlerinin artık işlevsellikten uzak bir noktada olduğunu ortaya koymaktadır.
Daha uzun süre çalışanın daha fazla emekli maaşı almasını sağlayacağız.
İşsizlik ödeneğinden daha çok insanın yararlanmasını sağlayacağız. İşsizlik ödeneğinden verilen miktarı artıracağız. Maden, tersane gibi riskli bölümlerde çalışanların yıpranma payını hak ettiği seviyeye çekeceğiz. Yaşlıları kendi kaderlerine bırakmayacağız. Yaşlılık sigortasını hayata geçireceğiz. İhtiyacı olan herkes sosyal koruma kalkanı altına alınacak.
Kimse aç ve açıkta kalmayacak. Yoksul ailelere uygun şartlarda sosyal konut temin edeceğiz.
Şehit yakını ve gazilerin konut ihtiyaçlarını karşılayacağız. Yoksul ailelere kış aylarında ısınma yardımı yapacağız.
Yoksul ailelerde yeni doğan bebeklere 1 yıl boyunca; süt ve bebek maması olmak üzere gıda desteği sağlayacağız.
Çocukların eğitim ve sağlık harcamaları için verilen sosyal yardımları artıracağız.
Çocukların sokakta yaşamalarına ve istismar edilmelerine engel olacağız.
‘Aileye Dönüş’ ve ‘Koruyucu Aile’ projelerini destekleyeceğiz.
© 2022 Copyright @ Tüm Haklar Deva Partisi’ne aittir.
Veri Güvenliği ve Çerez Politikamız
Erişilebilirlik Araçları